İZMİR Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Alper Şener, Türkiye’de hızla artan kızamık vakalarına karşı uyarıda bulunarak, bunun saf bir hastalık olmadığını söyledi. Türkiye’deki göçmenlerin bulaşıcı hastalıklar açısından ciddi tehdit oluşturduğunu belirten Prof.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) bildirdiği rakamlarla karşılaştırıldığında, geçmişi çok eskilere dayanan ve milyonlarca çocuk ve yetişkinin hatta daha fazlasının hayatına neden olan oldukça bulaşıcı kızamık hastalığında Ocak ayından bu yana vaka sayısı artıyor. Sağlık Bakanlığı’nın DSÖ’ye bildirdiği resmi verilere göre 2023’ün ilk 4 ayında Türkiye’de 1440 kızamık vakası görüldü. Vakalardaki artışı değerlendiren İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Alper Şener, kontrolsüz nüfus artışının hastalığın artmasında etkili olduğunu söyledi. Kızamığın sadece insanlarda görülen bulaşıcı bir hastalık olduğuna işaret eden Prof. Dr. Alper Şener, özellikle aşılarla toplumun korunabileceğini kaydetti. Aşı ile korunabilen çocukluk çağı hastalıklarının birçoğunun doğada hayvanlarda da görüldüğünü dile getiren Prof. Ayrıca ölümcül bir hastalık. Aşılanmayanlar ömür boyu kızamıkla yoğun bakımda bile birlikte yaşayabiliyor” dedi.
‘İSTANBUL’DAKİ ARTIŞ DİKKATLİ İZLENMELİ’ Çocukluk çağında aşılamanın büyük önem taşıdığını belirten Prof. Şener, kızamık vaka sayılarında son 6 aydaki artışın özellikle İstanbul kaynaklı olduğunu vurguladı. Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalara göre hastalığın henüz salgın aşamasında olmadığını belirten Şener, yine de çok dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu. prof. Şener, “Geçmişte Covid 19 ile İstanbul’da başlayan salgın hastalıkların Türkiye genelinde önemli sorunlara yol açtığını farklı dönemlerde gördük. Çünkü Türkiye’de her 5 kişiden 1’i İstanbul’da yaşıyor. 20 milyon nüfuslu bir şehirdeki artış dikkatle takip edilmeli. Toplumu bu konuda bilinçlendirmek gerekiyor.” Dr. Alper Şener, Türkiye’deki göçmenlere dikkat çekti. Göçmenlerin bulaşıcı hastalıklar açısından önemli bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Prof. Teyit edilen vaka sayısına bakmak lazım. 65 yaş üstü grupta kızarıklık, kızamık sonrası zatürree, beyin iltihabı ve orta kulak iltihabı gibi sakatlayıcı tabloların olduğunun bilindiğini dile getiren Dr. Kızarıklık çocukluk hastalıklarını herkesin yaşaması gereken bir hastalık olarak yorumluyorlar. Bu yanlış bir inançtır. Öyle bir şey yok. Aşılarla korunduğunuzda bu hastalığı semptomsuz atlatırsınız, kızamık virüsü ile karşılaşsanız bile sonrasında ortaya çıkabilecek zatürre ve beyin iltihabı gibi klinik belirtilerden uzak durursunuz. Bağışıklık sisteminizi aşılanan nüfusun yüzde 96 üzerinde tutarsanız, hastalık yükünü hastanede tutarsanız, yüzde 96 oranında hastalık yükünü azaltmış oluruz. Bilmelisiniz ki siz bile yaygın bir hastalık tablosuna neden olabilirsiniz. Hastalık yükü artarsa virüs yükü de artar. Daha fazla viral partiküle maruz kalmak hastaneye yatışları artırıyor. Mesleğimin başında pratisyen hekimken elimizde aşı poşetleri ile köy köy gezerdik. O döneme dönmemek için çocukluk aşılarını ihmal etmemeliyiz.”
Kızamıkta en riskli popülasyonun sağlık çalışanları olduğunu anlatan Prof. Dr. Şener, bu gruba hatırlatma dozu önerdi. prof. Şener, “Sağlık çalışanları aşı olsalar bile ağır virüse maruz kalacakları için enfekte olabiliyorlar. Salgın olursa bu hastalara bakanlara ve ağır bakım çalışanlarına hatırlatma dozu aşısı öneriliyor. Bu aşı iki doz halinde yapılıyor. Kızamık 65 yaş üstü, organ nakli hastaları, hemodiyaliz hastaları, kronik akciğer hastaları, kalp yetmezliği hastaları ve kanser hastaları için çok tehlikeli. Aşılanma oranı çok bulaşıcı olduğu için bulaşıcı hastalık oranı çok yüksek. %96. “Yüzde 100’ün üzerinde. Aşıyı hamilelere ve kanser hastaları gibi bağışıklık sistemi baskılanmış kişilere önermiyoruz. Çünkü canlı aşıdır.”
